Solu bitiren, yoksulluk, sömürü, 12 eylül, 90′lar, gözaltında kayıplar, yargısız infazlar değil,
Solun bitmesinde “Başörtüsü düşmanlığı” solun celladı oldu.
İslamcılar, Ayetin dışında slogana ihtiyaç duyduklarında, politik bir çizgi oluşturmak istediklerinde, ya ayeti sloganlaştırdılar ya da sol militan sloganları ayete uygun düşebilecek ölçüde İslami motiflerle yeniden ürettiler.
Türkiye’de sol İslamı tam anlamıyla ciddiye almadı.
AKP Kahraman Maraş milletvekili Sevde Beyezıt’ın 31 Ekim’de meclise başörtüsü ile gelecek olması manşetlere çıkmak için şov olsa da
Bıktırdı kısır tartışmalar, saçma mevzular. Mecliste başörtülü vekil olsa ne olur olmasa ne olur? Siyasi hesap yapmadan, isteyen vekil başörtülü gelsin meclise.
Başörtülü milletvekilleri Türkiye’nin normalleşmesi ve demokratikleşmesinin zorunlu ve daha fazla ertelenemez bir aşamasıdır.
Önemli olan o meclis halkı için insan haklarını göz önüne alıp çalışıyor mu, çalışmıyor mu?
Meclis ve milletvekilleri insan gibi,vatandaş için çalışsın da kim nasıl girerse girsin şu meclise.
Solun şu anda başörtülü aday gösterebileceğine dair ortada herhangi bir işareti yok ama olması gerekiyor
Solun böyle bir adım atması halinde Türkiye’deki tüm ezberlerin bozulacağı ve gerçek normalleşmenin işte o zaman yaşanacağı aşikârdır.
Eğer sol isterlerse, öncelikle kendi içinden, ardından yakın çevrelerinden, milletvekilliğini, hatta daha üst görevleri hak eden çok sayıda kadın aday bulabilir.
Sol, ünlü laiklerimizden daha fazla laik olan genç İslamcılara antipatik gelen demokrasi, sivil toplum gibi Batı kaynaklı kavramları dayatmaz kazanır,
Başörtüsü konusunda yasakçı değil de, özgürlükçü bir duruş sergilemiş olursa
Sola yepyeni bir çehre kazandırabilecek bu bireyler ile çok güçlü sol yaratmış olur.